16 Eylül 2017 Cumartesi

İspanya, İngiltere, İspanya, Almanya... Xabi Alonso




                                                                       Xabi Alonso


Gözlerim sahaların şık, karizmatik ve düzgün futbolcularından birini arıyor ve ben gün geçtikte futboldan soğuyorum, işte bu nedenle yazmayı es geçtiğim ama aylar önce futbola veda edeceğini açıklamasıyla beni üzen Xabi Alonso'yu yazmak istiyorum.

Başlık ne söylüyor diye düşünüyorsanız hemen belirteyim; Xabi Alonso'nun sırasıyla bu zamana kadar hangi ülkelerde oynadığını anlatıyor. Onunla ilgili yazmaya başlamadan önce şunu da unutmayalım neredeyse her sene transfer döneminde en az bir gazete onu Fenerbahçe'nin transfer edeceğini yazdı. Ama onun yolu buralara hiç düşmedi ve Alonso son maçına yaklaşık 4 ay önce çıktı. Bayern Münih'e gelene kadar oynadığı her takım ve ülkede 5' er yıl kalan futbolcu bu sefer Almanya'da 3 sene kaldı ve futbolu bırakmaya karar verdi. Bizeyse belki de sahalardaki en zarif futbolcuya veda etmek düştü.

Başta da yazdım gözlerim çok arıyor bazı sporcuları onlar sporu bıraktıktan sonra da hep eski performanslarını izliyorum. Xabi Alonso'da o isimlerden biri. 2005 Şampiyonlar Ligi finalinde kendi penaltısını tamamladığı an muhteşemdi, bunu yapabilen çok az isim var ve ben ne zaman bir şeylere yenik düşsem açıp izlediğim pozisyonlardan biridir. Yine öyle oldu geçen hafta çok istediğim bir şey yine olmadı ve ben yine çareyi sporda buldum. Sonrasında da Xabi Alonso üzerine neden yazmadım diyerek bu yazıyı yazmak istedim.

Xabi Alonso  25 Kasım 1981 yılında İspanya'da dünyaya geldi. 18 yaşında Real Sociedad'ta başladığı futbol kariyerine 18 yılın sonunda veda etti. 18 seneye bir Dünya Kupası, iki Avrupa Şampiyonası, iki Şampiyonlar Ligi, bir Avrupa Süper Kupası, üç lig ve yedi yerel kupa şampiyonluğu sığdırdı.

O golcü oyunculardan çok oyun kuruculardandı ama bir golü var ki Xabi Alonso denilince futbol izleyen herkesin aklıma muhakkak o gelir. Hangisi mi dediniz yoksa 2005 yılına İstanbul'daki Milan-Liverpool maçına mı gittiniz? Finaller genel olarak heyecan vericidir ama o final tarihin iyi finallerinden biriydi, belki de en iyisiydi. İlk yarı bittiğinde Milan skoru 3-0'a getirmişti ve birçok kişi bu maç dönmez dedi ama Liverpool'a 6 dakika yetmişti ki son gölü de Xabi Alonso atmıştı. Penaltı kararı çıktı Alonso, penaltıyı gole çevirmek için geldi ama kaçırdı ve kaçırdıktan sonra topu inanılmaz bir şekilde takip ederek kendi penaltısını gole çevirmeyi başardı. Muhteşem bir andı, bu refleksi yapabilecek çok az futbolcu var ve o bunu yapabilmişti. Son derece klas bir şekilde.






Xabi Alonso kendi hakkında ve futbolu hakkında konuşmayı çok sevmiyor aslında, hep bir mütevazi tarafı var ama sorulduğunda; "Beni risk alırken göremezsiniz" diyor sadece ve hayatında da risk almayanlardan 10 yıl sonrasını düşünüp yatırımlarını ona göre yapanlardan.

Bir de şöyle bir futbolcu hayal edin; kendi oğlu 6 yaşına kadar babasının ne iş yaptığını bilmesin. Hayal edebildiniz mi bilemiyorum ama gerçeği var ve o kişi Xabi Alonso. Oğlu Jon 6 yaşına gelene kadar babasının tam mesleğinin ne olduğunu bilmemiş. İnsanların sokakta babasından imza istemelerine şaşırmış. Bir gün babasına Cristiano Ronaldo'yu tanıyor musun diye sormuş ve o dönem Real Madrid'te beraber oynadıkları zamana denk gelmiş. Alonso'da istersen seni tanıştırabilirim kendisi iş arkadaşım diye cevap vermiş ve Jon babasının ne iş yaptığını asıl o zaman öğrenmiş.


 Xabi Alonso karizması diye bir şey var ve insan yeniden göreceği günü bekliyor. Sahaların en zarif adamı artık yok, bize de onu özlemek kalıyor. Onun hep dediği gibi "orta sahayı kazanırsan, oyunu da kazanırsın."